Zeytinde Bu Hafta – YAZIK ZEYTİNCİYE YAZIK!!!
Zeytinde Bu Hafta – YAZIK ZEYTİNCİYE YAZIK!!!
Tahir Özgür TANER
Ziraat Mühendisi
Takvimler 2025’i gösteriyor ama tarım hala 1900’lerde. Erdek’te hatta tüm Türkiye’de zeytin taneleri bareme gelmiyor. Yağmur yağarsa çiftçi zeytinini toplamaya başlayacak. Ya yağmazsa…
Bu şekilde bir üretim planlaması olmaz. Don olmazsa ağaç sağlam çıkacak, yağmur yağarsa sürgün olacak ve meyve gözü güçlenecek, rüzgar eserse mahsul tutacak, kurak olmazsa tane tutunacak, kurak gitmezse zeytin büyüyecek, yağmur yağarsa zeytin barem alacak. Bu mantıkla tarım yapılıyorsa Diyanet İşleri başkanlığıyla Tarım Bakanlığını birleştirelim. Zaten iptidai yapılan tarımda işimiz Allah’a kalmış. Rabbim verirse olur. Bu kadar aymazlığı dinimiz bile kabul etmez. Daha önce defalarca yazdığım, haber yaptığım, her türlü mecrada dikkat çekmeye çalıştığım en büyük sorunumuz SU. Çöl ekolojisine sahip İsrail, BAE, Arabistan su sıkıntısı yaşamıyorken biz kuraklıktan kavruluyoruz. Zeytinler kasalarda durmuyor. Piyasada ufak değil iri zeytine talep var ama sulamak mümkün olmadığı için taneler ufacık aklıyor. Ya çok düşük paraya alıcı buluyor ya da yağlık olarak değerlendiriliyor. Bunun senelik maddi kazanç kaybı dışında zeytin de gerekli gelişimini tamamlayamadığından, bir dahaki sene mahsul çok sıkıntılı ya da hiç olmuyor.
Peki, bizim su sorunu yaşamamız normal mi?
Kışı kar ve sağanak yağışlar, ilkbaharı bol yağışlı, son baharı ise kısa süreli ama şiddetli yağışlara maruz kalan bir bölge için bunu tartışmak çok ayıp. Yakın zamanda yağacak yağışlardan sonra aşırı yağmurlar, yolları tıkayacak, giderler dolacak, sokaklar çıkılamaz hale gelecek ve tüm yağışları denizlere akıtılacak. Bu durum son baharda böyle iken kışı ve ilkbaharı siz takdir edin. Bu denizlere giden yağmur suyu değil, zeytincinin alacağı 2 kat gelirin kaybı, bir dahaki senenin mahsulü, araya ekim yapacağı sebzesi, yeni yetiştireceği meyve ağaçları, Erdek
halkının kullanacağı suyu, Erdek halkı ve üreticisinin geleceği. Su yok mu şimdi? Var, ama biz elimizde tutamıyoruz. Sonrada birbirimizle kavga ediyoruz. Düşünsenize çiftçinin bahçesinde sürekli su olduğunu…
Artık yetiştirme, irileştirme, mahsulü satma işleri şansa bırakılmamalıdır. Biz su sorununu aşarsak, hem mahsulü ve çeşitli mahsulleri yetiştirir, hem kaliteyi artırır, hem de mahsulümüzü verebilmek için alıcının kapısında yatmak değil alıcı bizim kapımızda yatar. Örgütleneceğimiz konu alıcıların verdiği fiyatlar yerine su tedariği olsaydı şimdi bambaşka konuları konuşuyor olurduk. Her bölgede su birlikleri kurulmalı ve sulama olanaklarının oluşturulması için gereken tüm hamleler yapılmalıdır. Dağlık olan bölgemizde yukarıya yapılacak bir gölet, baraj ya da su toplama havzası kimsenin desteği olmasa bile müstahsilce toplanacak paralarla bile bitebilir. Hele birde herhangi bir kurumun desteği bu sorunu 1-2 senede aşmamız ve halka refaha ulaşmamız an meselesi. Bize yağan yağışlarımız yeter. Geleceğin petrolü su ve bu imkanları yarın çok arayacağız …