‘Sanayide desentralizasyon kaçınılmaz’
Depremin sanayi ve insan kaynağını tehdit ettiğini söyleyen TÜGİAD Başkanı Yıldırım:
‘Sanayide desentralizasyon kaçınılmaz
Ankara’da düzenlenen Yerel Yönetimlerde Yenilikçi Sosyal Politikalar Çalıştayında bir sunum yapan TÜGİAD başkanı Gürkan Yıldırım, Türkiye’nin sanayi yatırımları envanterinin çıkarılması ve hem insan kaynağının hem de sanayi yatırım stoğunun deprem riskinden korunmak amacıyla endüstriyel yapılanma ile kurgulanması gerektiğini belirtti.
Ankara’da düzenlenen Yerel Yönetimlerde Yenilikçi Sosyal Politikalar Çalıştayında bir sunum yapan Türkiye Genç İş İnsanları Derneği (TÜGİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Gürkan Yıldırım, Türkiye’de nüfusun yaşlanmaya başladığına işaret ederek, genç nüfusa istihdam alanları sağlanmasının ekonomik ve sosyal anlamda önem taşıdığına dikkat çekti.
Yaşanan depremlerin her seferinde acı dersler verdiğini ve Türkiye’nin her seferinde yeni gelişmeler kaydettiğini belirten Yıldırım, nüfusun kalitesi ve güvenliğinin sağlanması gerektiğini belirterek şunları söyledi:
“Birleşmiş Milletler verilerine göre 2022 yılı itibariyle Türkiye nüfusunun yüzde 64,2’si 15-59 yaş aralığında iken 2050 yılında bu oranın yüzde 55,9’a düşmesi öngörülmektedir. TÜİK tarafından ilan edilen doğurganlık hızı verileri de Birleşmiş Milletler tahminlerini desteklemektedir. Toplam doğurganlık hızı 2001 yılında 2,38 iken 2022 yılında 1,62’ye düşmüştür. Bu oran, nüfusun yenilenme düzeyi olan 2,10’un çok altındadır. Bu bakımdan genç nüfus avantajımızı kaybetmeden uygulanacak istihdam politikaları stratejik önem arz etmektedir.”
TÜGİAD üyelerinin, teknik işlerde çalışacak ara eleman bulmakta güçlük çektiğini vurgulayan Yıldırım, TÜGİAD’ın yıllar önce nitelikli finansman ve personel sorununu gündeme getirdiğini anımsatarak; “Bu sorunların çözülmesi halinde Süper KOBİ’lerimizle her türlü krizin üstesinden geliriz” dedi. Üniversite eğitimlerinin fazlasıyla teorik kalmasından yakınan Yıldırım, kağıt üzerinde yapılan stajların yetersiz kaldığını belirtti. Türkiye genelinde tek bir asgari ücret uygulandığını belirten Yıldırım, işe ilk girişte uygulanan baz ücretin belli bir süre sonra kıdem, bölgesel ve sektörel anlamda farklılık göstermesinin doğal olduğunun altını çizerek, konunun taraflarca tartışılmasını teklif etti.
Marmara Sanayi Bölgesi’nin desantralizasyonu
Marmara Sanayi Bölgesi’nin, Türkiye’nin toplam nüfusunun yüzde 24,59’unu, çalışma çağındaki nüfusun yüzde 25,7’sini, genç nüfusun yüzde 23,17’sini ve toplam aktif sigortalı sayısının da yüzde 31,49’unun oluşturduğuna dikkat çeken Yıldırım; “Maraş depremlerinden sonra Gaziantep, Kahramanmaraş, Hatay, Osmaniye ve hatta Adana’da depremden zarar görmese de çalışacak insan bulunamadığı için aylarca faaliyete geçemeyen işyerleri oldu.” Diyerek çok ciddi bir soruna dikkat çekti.
TÜGİAD Başkanı Yıldırım’ın verdiği bilgilere göre, Marmara Sanayi Bölgesi’ndeki zorunlu sigortalı sayısı (4a) Türkiye toplamının yüzde 36,36’sı, sanayi zorunlu sigortalı sayısının yüzde 36,47’sini oluşturuyor. Bu iş gücü, Türkiye gayrisafi yurtiçi hasılasının (GSYİH) yüzde 37,88’ini, sanayi GSYH’nın yüzde 37,58’ini ve imalat sanayi GSYH’nın yüzde 40,28’ini üretiyor. Ayrıca Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 59,01’i de yine bu bölgeden yapılmaktadır. Tüm bu ekonomik aktivitenin ülke geneline görece olarak daha nitelikli işgücü ve beyaz yakalı çalışanlar marifetiyle yapıldığına vurgu yapan Yıldırım, “Türkiye ekonomisi için bu denli önemli olan bölgedeki istihdamın ve sanayi yatırımı stoğunun ciddi bir deprem tehdidi altında olduğu göz önüne alındığında Marmara Sanayi Bölgesi’nin desantralizasyonu ülkemiz için stratejik öneme sahiptir. Bu manada Orta Anadolu başta olmak üzere farklı lokasyonların tartışılmasında yarar vardır.” diye konuştu.
Yıldırım, depremin hem insan kaynağı hem de yatırım ve ekonomik aktiviteler anlamında tahrip gücü olduğuna dikkat çekerek, alınacak önlemlerin herkesin fedakarlık yapması gerektiğini belirtti ve “Biliyorum, zor günler geçiriyoruz, Ama inanın bugün bedelini kızarak ödeyeceğimiz bazı önlemler gelecekte canımızı, malımızı ve ülkemizin, çocuklarımızın, torunlarımızın geleceğini kurtaracak. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan beyefendinin 2053, 2073 yılları hedeflerini konuştuğu bir dönemde biz 2023 ya da 2025 için konuşamayız… Bu tarihlerde sanayi yatırım stoğumuzun ve insan gücümüzün sağlam, sağlıklı ve güvende olması için şimdiden gerekli önlemleri almamız gerekiyor.” diye konuştu.