Çarşamba, Mart 12, 2025
Köşe Yazısı

Pardayan – TRAJİKOMİK BİR ERDEK HİKAYESİ

Haberi Paylaşmak İçin

Pardayan – TRAJİKOMİK BİR ERDEK HİKAYESİ

SERMED ÇINAR

 

Sene 12 Eylül 1980; askeri idare yönetime el koyuyor. Yabancı güçlerin üniversite çağındaki öğrencileri ayrıştırma başarısı sonucu, her gün basından gençlerimizin öldürüldüğü haberlerini üzülerek izliyoruz. 1974-76 yıllarında tavan yaptığı bu sağ, sol görüşlü gençlerimizin birbirlerine kıymaları, askeri iradenin hükümete el koyması ile 1980 yılında sona eriyor.

Böylesi bir opersayonun yapılması gerekiyor muydu, bana göre evet, gençlerimizin, yarınlarımızın emanetlerinin birbirlerini acımasızca öldürmesine bir son verildi. Ancak sürecin bundan sonraki yönetiminde ciddi hatalar yapıldı. Gençler toplatıldı, hapsedildi ve işkencelere maruz kalıp, ölenler, sakat kalanlar oldu, idam edilenler oldu. Askeri hükümet üniversite öğrencisi, daha delikanlı çağındaki, yaralama suçu dahi olmayan üç gencimizi, idam etti. Bu yanlış bardağı dolduran son damla oldu.

1974 de üniversiteye giren bendeniz, okuldaki yaralama, öldürme olaylarının had safhaya çıkması sonucunda, üçüncü sınıftan ayrılmak zorunda kaldım, ve başka bir okula transerle öğrenimimi orada tamamladım. Ben mezun olduğumda geride eski okulumda okuyan arkadaşlarım, okulun olaylardan dolayı, uzun süre kapalı kalması neticesinde, aynı senelerde mezun olduk. Demem o ki bizim jenerasyon hayata geç atıldı, kayıp seneleri çok.

Bizim jenerasyonun yitik gençliği 20 senelere varan cezalarla, gençliklerini, ruhlarını ceza evlerinde yitirdiler. Devlet kadrolarında iş imkanı bitmiş olan bu gençler, yaşamak için, özel sektöre yöneldiler, Sigortacılık, emlakçılık ve benzeri sermaye istemeyen işlere zorunlu olarak yönelerek yaşamlarını idame ettirdiler.

Aslında, yazmaya başladığımda, konunun trajik yönüne fazla dokunmadan, lay lay lom tarafı olan komedi tarafını yazmak istemiştim, ancak yazmaya, 1980 ler döneminde komedinin geçtiği Erdek Ocaklar’daki hikayeye ulaşmak için konunun geçmişini, yıllarını anlatmam gerekiyordu. Bu trajik yönüyle ilgili yazacak o kadar çok birikimim var ki, mutlaka bir başka makalemde mutlaka yazacağım.

Konunun komedi yönüne yaklaşırken, bu ülkede sol içerikli kitapların okunması, bulundurlması, büyük suçtu. Rus yazarların, kominist yazarlar olarak nitelendirilmeleri bu kitap sahiplerini ciddi cezalara çarptırılmasıyla sonuçlanıyordu; hatta hatırladığım kadarıyla dönemin dünya çapında meşhur şarkıcısı Yunan Demis Rusos’un Türkiye aleyhine bir demeci sonucu, şarkılarının dinlemesi de yasaklanmıştı. Gel de sanat evrensel de.

-DEVAM EDECEK-


Haberi Paylaşmak İçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir