Çarşamba, Ocak 15, 2025
Köşe Yazısı

Pardayan – O BİR ASKER, BİR DEHA, BİR YARDIMSEVER -3-

Haberi Paylaşmak İçin

Pardayan – O BİR ASKER, BİR DEHA, BİR YARDIMSEVER -3-

Sermed ÇINAR

Yaşam devam ediyor demiştik, elbette ama kırgınlıkla zor geçiyordu. Aradan 3-4 sene geçmiş yakışıklı, genç ve halen aklı geçmişte kalmış bekar subayımız, Genel Kurmayda görev yapıyor. Bir gün bir telefon, albayın kızı Ankara’da ve kendisini görmek istiyor. O zamanın en popüler, en kaliteli yeri Ankara Oteli’nin restoranında yer ayırtıyor, artık parası var.

Buluşuluyor, eski günler yad ediliyor, sadede geliniyor. Bayan eşinin kendisini, çocuğu olmadığı, holdinge bir mahdum veremediği için boşadığını ve kendisi için geldiğini söylüyor. Çocuk sahibi olamayacağı düşüncesi ve kırgınlık düşüncesi, o yemekten öteye gitmiyor. Daha sonra evlendiği eşinden de yurt dışlarında tedaviler ettirmesine rağmen çocuğu olmadı. O da kendini tüm çocuklara adadı. Birazdan geleceğim.

Evlendi sonrasında, muhteşem tatlı, sevecen, güzel, sosyal bir ablamızla ve çok mutlu oldular, halen de mutlulukları ileri yaşta olmalarına rağmen, geçen yıllarla orantılı artıyor.

Ordu bu zeki adamı, ABD’ye bilgisayar mühendisliği eğitimi için gönderdi. O yıllarda bizde böyle bir bölüm daha icat edilmemişti. Duayen olarak yurda döndü. Aşağı yukarı tüm devlet bakanlıklarında bilgisayar ünitelerini kurdu. Ben Ankara’da büyük bir firmanın ilk bilgisayarlarını görme şansına erişmiştim. Bildiğimiz kasap buzdolapları büyüklüğünde ve aşırı gürültülü çalıştığı için ikinci zemin kata monte etmişlerdi ve yaptığı işlemler bugüne göre haliyle çok kısıtlıydı.

Artık kahramanımız demeyeceğim, ağabeyimiz, Hacettepe Üniversirtesinde askerlik görevi dışında ek olarak öğretim görevlisi olarak görev yapıyordu. Sülalenin tembel çocuklarını, ben de dahil, hafta sonu evinde ağırlayarak, fizik, matematik, kimya, dersleri verirdi; bu dersler sırasında sadece konuyu söylersiniz, kitap açtırmaz, size konuyu anlatır ve kafasından problemler sorarak çözmemizi sağlardı. Ben başarısız olanımızı görmedim. Hacettepe Üniversitesi’nde hocalığını yaptığı dersleri zayıf talebeleri hafta sonları evinde zorunlu toplayarak ders verirdi. Dahası onları takip ederek, derslerinin düşmesine sebep olan, kız arkadaşı veya avareliklerini ailelerine bildirerek tedbir almalarını isterdi. Mezun olan talebelerinin kendisini bir çiçekle teşekkür ziyaretinin keyfini çokça yaşadı. Boğaziçi Üniversitesi’nde de askerlikten emekli olduktan sonra bilgisayar öğretti.

ABD’den döndüğünde, sülale olarak ilk defa slaytla resim gösterisini ondan izledik, ABD de para yerine kredi kartlarının nasıl kullanıldığını, bankacılık sistemlerini, en önemlisi bilgisayarın varlığını ondan öğrendik. Bana ilk İngilizceden İngilizceye lügatı hediye eden odur; yoktu bunlar.

Şimdi bir köy evinde yaşıyor eşiyle, artık bu dünyadaki rolünü hakkıyla oynamış olmanın verdiği keyifle, doğayla iç içe.

Hoş Kalın.


Haberi Paylaşmak İçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir