Pardayan – İBRETLİK BİR HAYAT HİKAYESİ -2-
Pardayan – İBRETLİK BİR HAYAT HİKAYESİ -2-
Sermed ÇINAR
Hayat insanları nereden, nereye getirebiliyor, her ne kadar bunun bilincinde olsak da bazen kaçınılmaz da oluyor. Her neyse, Olay kahramanımız, kulakları duymadığı için son derece yüksek sesle konuşuyor ve küfür ediyor, o kadar fazla ki bana geldiğinde sokaktaki komşularım beni suçluyordu. Bandırma Devlet Hastanesi’ne götürdüğümde, daha evvel kulakları için herhangi bir tedavi için müracaatı olmadığı ve her iki kulağının çok az duymasını nedeninin kafasına, kulağına aldığı darbeler olduğunu söylediklerinde şaşkınlığımı tahmin edemezsiniz.
Kulaklık taktırma şansımızı denemeye gittiğimizde, daha ilk kulaklığın provasında, farkında olmadan satıcı ile konuşmaya başladı. Kulakları artık çok daha iyi duyuyor, dolayısıyla yüksek sesle konuşmuyor ve duymamanın stresinden uzaklaştığı için de küfür etmiyor. Sıra dişleri yaptırmaya geldi, doktor arkadaşım dişlerini kullanabilmesi için her gün sabırla yeniden onun istekleri doğrultusunda uğraş vererek, sonunda dişlerini kullanmasını öğretti; yeri gelmişken sabır ve acıma duygusu için kendisine teşekkürlerimi bir kez daha yinelemek istiyorum.
Bütün bu uğraşlar hepsi bir süreç, sabırla uğraşırsanız süreyi görmezden gelirsiniz. Kahramanımız, artık, keyifle yaşıyor, denizine gidiyor, güzel besleniyor, benden çekindiği için de temiz kıyafetler giyiyor. Bankada parası da var, Erdek’in en zengin kadınlarından biri oldun dediğimde keyifle kahkaha atıyor. Ailesinden herkesi kaybetmiş, zaten yıllar evvel evden kaçıp evlendiği için de bir daha arayıp sormamışlar. Uzak akrabalardan da hayır yok. Sonuçta yalnız bir kadın. Halen saf bir yanı olsa da hesap yapmasını çok iyi biliyor. Emekli maaşlarına gelecek zamları kuruşuna kadar hesaplıyor.
Hikayenin manidar bölümü, ibretlik bölümüne geldim sonunda; beni sabahın köründe telefonla arıyor, yataktan kalkıp tuvalete gidemedim sürünerek gidiyorum diye. Eyvah! felç vurdu diyorum, hemen kapıyı aç 112 ambulansı gönderiyorum. Ambulans kısa sürede gidiyor ancak bir şeyin yok diye bırakıp gidiyorlar. Hemen hastaneye gidiyorsun diyorum. Hastanaye gidiyor, tetkikler, bir şeyin yok diye bırakıyorlar. Bana geliyor sallanarak, yürüyecek hali yok ancak taksi ile hastaneye ulaşıyoruz ve ben doğru dürüst bakın diye gürlüyorum. Kan tahlilleri sonucunda beni arayarak Bandırma’ya nakledeceklerini söylüyorlar. Bandırmadan gelen sonuç, sağ tarafı felç.
Kimseyi suçlamak gibi bir niyetim yok, ancak yaşananlar bunlar, doktorlarımızın ne denli fedakar çalıştıklarını biliyorum, muayene esnasında hastalık, belirti, bulgu göstermemiş olabilir. Yalnızlık zor zanaat, hastanede yatıyorsunuz ve refakatçi kimseyi bulamıyorsunuz, doktorlarımız anlayışlı, yoğun bakımda yatırarak, yemeğini bile yediriyorlar.
Kahramanımız hastanede çok mutlu, neden mi? kendisi ile ilgilenen, konuşan çok kişi var. Hastaneden bakım evine nakledilecek, orada tedavisi sonucunda sağ tarafını kullanabilir hale geldiğinde evine dönebilecek; en azından benim temennim o yönde.
Bazen soğukta uyduruk bir şilte üzerinde uyumak, yeterli beslenememek, sağlık nedenlerinden sürekli stres yaşamak, bütün bunların bir gün sizi yakalıyor. Hepimizi elbet bir şeyler yakalayacak ama yakalandığımızda bizi kucaklayıp, seven birilerini yanımızda olması, işte bu bence her şeyden önemli.
Hoş kalın, sağlıkla kalın.