Pardayan – 18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ
Pardayan – 18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ
Sermed ÇINAR
Ben de Çanakkle Savaşı ile ilgili birinci ağızdan duyduğum gerçekleri aktarmak istedim. Ankara’da bir eve misafir oldum, çocuğum ve büyük babaları Çanakkale gazisi. Onun ağzından duyduğum yaşananları aktarmak istedim. Anlattıkları gün gibi aklımda, ilk okuldaydım, beni o denli etkilemiş ki bugüne kadar unutmadım.
Siperlerin birbirine son derece yakın olduğu; gezmiş olanlar da anımsayacaktır; ifadesiyle başladı gazi sözlerine. Karşı tarafa atacak el bombası kalmadığından, dinamit kullandıklarını, bunun için de fitilini çok kısa keserek ateşleyip gönderdiklerini, zira siperlerin yakınlığından geri gönderilme ihtimalinin olduğunu bu kısa fitiller yüzünden dinamitin çok arkadaşının atarken elinde patladığını söyledi.
Çoğu kez göğüs göğüse yapılan karşılıklı süngü muhaberesi saldırıların olduğundan bahsetti. Yaşlanmıştı ancak o iri yapısı halen kendini belli ediyordu. Bir karşılıklı süngü savaşında bir ara kolundan aşağı kan aktığını gördüğünde, diz çöküp kelime i şahadet getirdiğini, ancak fiziken iyi durumda olduğunu fark ettiğinde çatışmaya devam ettiğini belirtmişti. Mehmetçik, ekmek ve daha çok üzüm hoşafı ile besleniyordu. Günlerle aynı öğünü yediler. Geceleri ateşkes olduğunda Mehmetçiğin saz çalıp yanık Anadolu Türküleri söylemesine karşılık, ittifak kuvvetleri askerlerinin bizim siperler konserve, çikolata attıklarından bahsetti. Aynı kaderi paylaşan gençlerin bir yakınlaşması olsa gerek.
Çanakkale tahkimatlarını, siperlerini yıllar evvel görme imkanına sahip oldum. Türk Şehitliğini gözlerim dolu dolu gezdim ve en nihayetinde, müzede hüngür hüngür ağladım. Herkes ağlıyordu, o yakın siperlerden yapılan yoğun ateşte çarpışmış mermiler, askerlerden arda kalan evrak, mektup, askeri teçhizat, fotoğraflar, görmediyseniz muhakkak gidin, bir zaferin nasıl kazanıldığına şahit olun ve zaten ağlayacaksınız.
Savaşın bilançosu, 250 bin Mehmetçik, 252 bin itilaf devletleri genci zaiyatı. Şu korkutucu rakamlara bir bakar mısınız. Gençliğini yaşayamadan bu dünyadan giden gençlerin sayısı.
Biz, Avustralya olsun, İngilizler olsun hepsine kendi şehitliklerini yaptırmaya müsaade ettik. Her sene gelip ziyaret ediyorlar. Bu müsaadeyi ilk duyduğumda son derece tepki göstermiştim. Sömürgeci güçler sizin zaten burada ne işiniz vardı, geberdiniz işte, geberinde bizim gencimizden ne istediniz diye.
Uluslar arası ilişkiler böylesi hoş görüleri öngörüyor olabilir ancak, ben yıllar önceki nefretimi halen aynı kararlılıkla taşıyorum.
Hoş Kalın.