KESK’ten 1 Mayıs öncesi dayanışma pikniği
KESK’ten 1 Mayıs öncesi dayanışma pikniği
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Balıkesir Şubeler Platformu baharın gelişini düzenlediği doğa gezisi ve piknikle karşıladı.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu Balıkesir Şubeler Platformu baharın gelişini düzenlediği doğa gezisi ve piknikle karşıladı. Erdek Kapıdağ’a yapılan gezide KESK’e bağlı şubelerin yönetici ve üyeleri katılarak gönüllerince eğlendikleri bir gün geçirdi.
KESK Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Eğitim-Sen Şube Başkanı Gürbüz Şahin düzenlenen etkinlikte yaptığı konuşmada ülkedeki emekçilerin yaşadıkları ekonomik ve siyasi sorunları dile getirdi. 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramında tüm emekçileri alanlarda yapılacak kutlamalara davet eden Şahin, ülkenin geleceğini emekçilerin belirleyeceğini kaydetti.
“1 MAYIS’TA ALANLARDA OLACAĞIZ”
Piknik alanında KESK’e bağlı sendikaların üyelerine seslenen Dönem Sözcüsü Gürbüz Şahin şunları ifade etti:
“Çok zorlu bir süreçten geçiyoruz. Bir taraftan ekonomik sorunların, yoksulluğun olduğu, bir taraftan siyasal baskıların tavan yaptığı bir dönemdeyiz. Emekçiler açısından ya direnerek ayakta kalacağımız ya da boyun eğerek öleceğimiz bir süreci yaşıyoruz. Bu açıdan önümüzdeki 1 Mayıs emekçilerin kendi ortak talepleri etrafında bir araya geldikleri, talepleri etrafında sermayeye karşı gücünü gösterdikleri bir gün olması için Balıkesir’de 8 ayrı noktada 1 Mayıs’ı gerçekleştiriyoruz. Bandırma’da, Erdek’te, Balıkesir merkezde 1 Mayıs’ta alanlarda olacağız. Ve haykıracağız; bizi sermayeye köle, tarikatlara kul yapmaya çalışan bu siyasi iktidara bunu kabul etmediğimizi, emekçilerin gerçek anlamda baharı örgütlemek üzere yan yana gelecekleri günlerin müjdesini haykıracağız.
“ANGARYA VE ÇOK ÇALIŞMA”
Bizler eğitim kurumlarında, sağlık kurumlarında, adliyelerde çalışan, emek veren insanlarız. Ama aldığımız ücretler maalesef ki yoksulluk sınırının çok çok altında ücretler. Mobbing, liyakatsizlik almış başını yürüyor. Baskılar, angarya artık günlük yaşamımızın bir parçası olmuş durumda. Hangi okula, hangi resmi kuruma giderseniz gidin bahsettikleri en büyük şey angarya ve çok çalışma. Geçtiğimiz hafta Ayvalık’taydım eğitim emekçisi arkadaşlarımızın söyledikleri gerçekten içimizi yaktı. Özellikle aramızda da vardır okul öncesi eğitim emekçileri “hocam tuvalete gitmemek için su içmiyoruz” diyorlar. İşte bu tür çalışma koşullarında çalışıyor arkadaşlarımız.
“EMEKÇİLERE YOK SERMAYAYE VAR”
Bir taraftan sermayeye bu ülkenin yer altı ve yer üstü zenginlikleri peşkeş çekilirken, vergiden muafiyet, istisnalar ve bir takım teşvikler yapılırken emekçilere vergi yükü altında ezilen, yoksulluk sınırının, açlık sınırının altında ezilen bir kitle yaratılmak isteniyor. 1 Mayıs’ta en fazla haykıracağımız talepler içinde en başta vergi adaleti geliyor. Vergi diliminin sabitlenmesi, hatta yoksulluk sınırı altındaki tüm ücretlerin vergiden muaf olmasını istiyoruz. Başta işçi sınıfımızın haykırdığı bir şey var; günde 7 saat çalışma sistemi istiyoruz. Siyasal baskıların, örgütlenme özgürlüğünün önündeki tüm engellerin kaldırılmasını istiyoruz. Evet, bu yılı emekliler yılı ilan ettiler ama emeklileri 10 bin lira gibi açlık sınırının çok çok altında bir ücretle yaşamaya mahkum ettiler. Bu sermaye iktidarı bir taraftan emekçilere orta vadeli ekonomik programla kemer sıkın, açlıkla yetinin diyor ama bir taraftan da sermayeye bütün bu ülkenin yer altı, yer üstü kaynaklarını teşvik olarak veriyor. Bakın, Erzincan madeninde, İliç’te maden işçilerinin bedenleri hala toprak altında ve o şirket bu ülkenin emekçilerinden alınan vergileriyle fonlanırken maalesef emekçilere geldiği zaman mesele size açlıkla, yoklukla biraz daha dişinizi sıkın veya kemer sıkma bizlere reva görülüyor. Biz buna boyun eğmeyeceğiz.
“ÇEDES’LE ÇOCUKLARIMIZ İKTİDARIN DÜZENİNE KAZANDIRILMAK İSTENİYOR”
Bakın, okullarda bir tarafıyla hani ekonomik anlamda bu ülkenin işçilerini, emekçilerini, yoksullarını sömüren siyasi iktidar yürüttüğü ÇEDES gibi projelerle de bu ülkenin emekçi çocuklarını da ideolojik olarak kendi düzenini kazanmak istiyor, tarikatlara kul yapmak istiyor. METEM Projeleriyle öğrencilerimizi, çocuklarımızı ise sermayeye köle yapmak isteyen bir siyasi iktidarla karşı karşıyayız. Bu düzeni değiştireceğiz. Bu ülkenin emekçileri bu düzeni değiştirmek istediklerini Mart ayında gösterdiler. Bu ilk adımdı, örgütlenerek, gücümüzü birleştirerek, hiçbir ayrımı, farklılıkları göz önünde bulundurmadan emeğin bir araya gelmesini, onların iktidarını ve onun yaşanabilir Türkiye mücadelesini emekçilerin birliği üzerinden örgütleyeceğiz.”