Istakozun Günlüğü – BENİM ADIM KİRAZ
Istakozun Günlüğü – BENİM ADIM KİRAZ
Recai ÇEVİK
Tekerlemeyi bilirsiniz…
“Bandırma’nın ayazı
Edincik’in beyazı
Erdek’in kirazı..”
Meşhurdur.
Eskiler böyle demişler, güzel demişler.
*******
Gerçekten de Bandirma’nın poyrazının soğuğu, insanın kemiklerinin içine işler, kanını döndürür.
Yasa, Rusya steplerinden kopar, boğazlardan geçer, Marmara’nın soğuk tuzlu nemini alır, insanların yüzüne çarpar, durur. Bandırma’nın poyrazı mı üçyüz gün eser de eser. Bandırma’da insanlar kanlarını ısıtmak için kendilerini rakıya vururlarmış. O nedenle Bandırma’da şöyle derlermiş yaşlılar “Ya içeceksin, ya gideceksin…”
********
Edincik’in beyazı mı?
İşte orda durun.
Ah, o güzel, beyaz mı beyaz Edincik’in kızları… Beyaz tenleri, mavi gözleri, kumral saçları
Bu yörede nam salmış kardır. Bir Edincik güzeli göreceksin de vurulmadan gideceksin…Ne mümkün.!!!
Öyle derler yaşlılar..
********
Erdek’in kirazı..
Ah, ah çekip başlarlar anlatmaya.. Siz de durup dinlersiniz bir güzel kiraz masalını.
Aman tanrım o ne kirazdı, ne kirazlardı onlar.. Dalbastıdan başla… Çavuş üzümünden çık.. Haziran 15 dedi mi Kiraz Seyranı vardı. Çevre ilçe ve köylerden insanlar akın akın gelirdi. Yeni sevdalar, yeni aşklar doğar, dere boyu salıncaklar salınır, sofralar kurulur, şarabın, rakının dibine vurulurdu. Sevgi, dostluk ve dayanışmanın doruklarında yaşardı insanlar.
İşte böyle anlatırlardı yaşlılar.
********
Hadi Mehmet Altan’ın bir sözüyle bağlayalım yazımızı. “Tanrıya kadının memelerini ve kiraz ağacını yarattığı için şükrediyorum.”
Ya Erdekliler, bir zamanlar bu ilçede kiraz vardı ve de Seyranı bile vardı…
Öyle anlatır yaşlılar…