Pazar, Kasım 24, 2024
ErdekManşetYerel

Dr. Kadir Dadan’la Erdek Tanıkları: Mazhar Sevim Röportajı -7-

Haberi Paylaşmak İçin

Dr. Kadir Dadan’la Erdek Tanıkları:
Mazhar Sevim Röportajı -7-

Bölüm 4: Erdek’te Zeytincilik; Kooperatif
Her Devirde Erdeklinin Can Simididir

Zeytin ile nasıl tanıştınız?
Kendi mallarımız vardı. 200 ağaç zeytin babamdan kaldı. 150 ağaç ben diktim. 120 ağaç hanımın vardı. Onlara bakar, onları toplardık. 1970’e kadar fırıncılık da yapıyordum. Daha sonra ticarete atıldım.

Zeytine nasıl bir bakım gerekir?
Zeytin ağacına çok özel bir bakım gerekir. Mart’ta ilk bakımını yaparsın. Toprağı süreceksin, budamasını yapacaksın. Mahsul kendini gösterdiğinde mücadelesi başlar, zararlısına göre zehir atacaksın. Ziraat mühendisi ile görüşürüz, ne var üzerinde, ne ilaç gerekir söyler, ona göre atarsın. Ben kendimi bildim bileli bu böyle, güve, sinek, mantar ilacı hep vardı. Adamlar tutulurdu ziraat tarafından. Sırt pompaları ile dizilirler, başlarlar ilaçlamaya. Sonra sonra makineler çıktı.
Yağmur yağar sabah adam makinasını almış, su doldurmaya gidiyor ilaç atmak için. Su varsa, güneş varsa, sinek kendini ekleme yapar. Adamın bahçesinde zeytini varsa kaçırmayacak zamanı. Yani zeytin sineği ile mücadele edeceksen daima hazır olacaksın. Kurulu tabanca gibi. Bilhassa sineğin çekirdeğe girme döneminde, kendini ekleme döneminde, zeytinin yağa dönme döneminde. Motorun olacak ve daima su dolu olacak. Havaya, zeytinliğinin durumuna göre o gün kendini uyduracaksın. Hava yarın yağacak diye, ziraat bize haber versin diye, bugün başka iş var diye kahvede beklemeyeceksin.
Hasat alt toplama ile başlar. Kalitesine göre satacağın, yağlık yapacağın ayırman gerekir. Çürük zeytin bu. Saptan güve vurmuş, çekirdekten sinek vurmuş, onlar dökülür aşağıya ilk önce.
Bir de ben şu kadar mücadele yaptım yeter diyenler var. Bu büyük hata. Benim Hamdi Özsoy diye bir arkadaşım vardı. Sanayinin karşısında bir zeytinliği vardı. Bir bakalım dedi, gittik. Çok güzel görünüyor, iri iri, ağaçlar yüklü. Ancak bir baktım, zeytinlerin üzerinde sinek izi lekeler var, yeni vurmuş. Bana dedi ki, “seleleri buradan yapacağım”. Güldüm, bak dedim zeytin güzel ama sonu nasıl olur bilmem, sinek izi var zeytinlerinde buradan zor zeytin alırsın. Dediğim çıktı. Hepsini yağlık sattı.
Zeytinin zararlısına karşı en etkili ilaç kış. Kış zorlu geçerse, zeytin ağacının bilek kalınlığının altında kalan bölümünde zararlı kalmaz. Dört-beş yıldır kış görmüyoruz. Biz öyle kışlar gördük, kapı açılmazdı dışarı çıkamazdık kardan. Bakkala gitmek için kürekle yol açardık yürüyecek. Nerede o karlar?

Gübrelemeyi nasıl yapardınız?
Baklayı buğday atar gibi atarsın, sürersin. Bir müddet sonra çıkar. Diz boyunu geçer, çiçeklenme başlar, o vakit sürersin bıçaklı makine ile kıyarsın, işte gübre o. Herkes yapmaz, ben yapardım ancak iyi bakla bulacaksın. Her bakla ile olmaz. Kara bakla lazım bu iş için. Tohumu daha ucuz olurdu. Yemeklik sakız bakla daha pahalıdır.
Hayvan gübresi atabilen ne mutlu. Damlarım vardı. 5000-6000 tavuk bakıyorum, 21-22 tane de ineğim vardı. Tavuklar sürekli 60-70 yumurta vermez, 7-8 ay sonra verim düşer. Biz bunu anladık mı, tavukları satarız. Onlardan çıkan gübreyi, damın önünde bekleyen dinlenmiş sığır gübresi ile karıştırırız, onu atarız zeytine. Tek başına tavuk gübresi atarsan ağaca dokunur. Ya birkaç sene bekleterek çürütmen lazım, ya da sığır gübresi ile karıştırman lazım.

Ot mücadelesi nasıldı?
Ot ile mücadele için toprağı süreceksin. Eskiden kendi beygirimizle sürüyorduk, sonra makine çıktı, makine ile sürdük. Bahçelerin kazılması çok güzel iş ama nasıl, kime yaptıracaksın? Mümkün değil, hele bundan sonra hiç mümkün değil. 8-10 yıl öncesine kadar, kazmacı bulabilirdin. Biga’nın bir köyü vardı. Kırk kişi getiriyordum. Yanlarına yemek yapacak bir yaşlı ninelerini de getirip yerleştiriyordum. İşleri bitene kadar burada kalıyorlardı. Yemeklerini veriyorduk, içiriyorduk, yatırıyorduk. Şimdi bir kişi bulamazsın. Zeytinliklerin kazdırılması sözü, Burhan beyin sözü. Erdek’te bir kişi dahi yapmaz, bir kişi dahi. Eskiden bağlar vardı, üzüm bağları. Mecbursun yılda iki kez kazmaya. Bir kez diplerini açar öbek yaparsın. Bir sefer de temizlik yaparsın. Şimdi o bağlar olsa, onu da yapamazsın. İşçi yok. İşçi olsa yevmiye yetiştiremezsin. Belki makine ile çapalayabilirsin.

Küçük arazilerle, büyük arazilerin farkları neler?
Büyük arazileri kendin işleme imkanın yok. 50 ağaç, 100 ağaç ancak kendisi bakabilir. 300-400 ağacı tek aile toplayamazsın. Tayfa tutmak mecburiyetindesin. Önceden ayarlayacaksın komşunu, bu yıl kimseye söz verme bizdesin diye. Mahsül varsa tabii. Kimi yıl var, kimi yıl yok. Yevmiye usulü ile. Herkes önce kendi zeytinliğini toplar, sonra komşulara geçer. Meraları toplamak için dışarıdan adam getirmen lazım. Dışarıdan gelenler de, her yıl kampanya öncesi sorarlar. “Bu yıl mahsül var mı gelelim mi, kaç kişi gelelim”. Ben de mahsüle göre şu kadar toplayıcı, şu kadar sıyırıcı getirin diye söylerdim. Erdek’te zeytinini bitirenler de yevmiye karşılığı meralarda çalışır. Zeytine başlarken merada beş-on kişi vardır Erdekli, gün gün artar. Zeytinini bitiren gelir, katılır. Ama Erdekli yevmiyecilere güvenip Burhan beyin gibi 40 bin ağaçlık merayı toplayamazsın. Yada 3500 ağaçlık Ocaklar’daki merayı.
Burhan Beyin merasının bambaşka bir durumu var coğrafyası bakımından. Ovası var, yarı var, tepesi var. Çok zor tarafı da var, kolay tarafı da var. Yer var, adam ayakta duramaz.
İlk zamanlarda Burhan bey yok, okulda o zaman. Mehmet bey ne yapsın? 100 ağaç ona, 150 ağaç buna Vodina’dan gelen eski adamlarına ortakçıya verdi. Buradan buraya kadar senin, şuradan şuraya kadar senin. Herkes yerini bilir. Mera ortakların elindeydi. Burhan bey tahsilini bitirip geldikten sonra, teker teker onları ortakçılıktan çıkarıp, meranın idaresini tek eline aldı.


Haberi Paylaşmak İçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir