Dr. Kadir Dadan’la Erdek Tanıkları: Mazhar Sevim Röportajı -6-
Dr. Kadir Dadan’la Erdek Tanıkları:
Mazhar Sevim Röportajı -6-
3. Bölüm: Başlangıçtan bugüne Erdek Turizmi;
Kazanmaya Çalışan da, Baltalayan da Erdeklilerdir
İlk andan bu yana gelen turistlerde bir değişim var mı?
İlk zamanlarda Erdek’e gelen yerli turistler medeni insanlardı. Çoğu memur, hali vakti yerinde. Sokakta şort bile giymezlerdi. Plaja gider, orada soyunur, orada giyinirdi. Erdeklilere de çok saygılı, ağbi kardeş gibi davranılırdı. Biz Ankara’ya gideriz, bizi evlerinde ağırlamak isterlerdi.
İti kopuğu yok muydu? Vardı elbette ama biz onları barındırmadık. Bir gün kumsalda üstünü değiştiren bir aileyi dikizleyenleri yakaladık, bir temiz dövdük. Öyle yerleştirdik turizmi Erdek’te, güven sağladık. Bırakırsan rahatsız olur gelen, bir daha gelmez.
Karacabey’den başka yerlerden gelip, turizm işletmeciliği yapmak isteyenler oldu. Ancak bunlar çiftçilikten gelen insanlar, yapamadılar bu işi.
Kapıdağ her zaman turistlerin ilgisini çekiyordu. Ancak gereği gibi kullanamadık. Neden? Bırak tesisi yol yoktu köylere gidecek, ormana girecek. Hala yok. Nasıl gezdireceksin? Karşıyaka buraya bağlı. Adamın biri mahkemeye gidecek, motorla Bandırma’ya gider, dolmuşa biner öğle gelirdi Erdek’e.
Günübirlikçiler her zaman vardı ve eskiden daha da vasıfsızdı. Plajda gazino işletirken Cumartesi ailelere ilan ederdim, “Pazar günü gelmeyin” diye. Bütün köyler burada, taşkınlık yaparlar. Adam dövmekten bıktık.
Turizmin eğlence boyutu nasıldı?
Sanatçılar öncelikle burada kalmak için geliyorlardı. Kendi dinlencesi için. Kalacak yerlerini kendileri ayarlıyorlardı. Kaldıkları sırada fırsat oldukça programlara çıkıyorlardı.
Sahil gazinoları toprak zemin üzerindeydi. Daha sonra beton oldu. Önceleri Erdekliler işletiyordu. Sonra bir İstanbullu geldi. Topladı hepsini. Çayı yaptı 1 lira iken 2 lira. Millete zor geldi. Başladılar gerideki kahvelerde toplanmaya.
Yani biz turizmi hem kazanmaya çalıştık, hem de baltalamaya. Ne yaptıysak, kendi kendimize yaptık. Pansiyoncular vardı, birbirini tutardı. Benimki dolu, şurada boş var. Otobüs geliyor Ankara’dan. Hemen pansiyonlar ayarlanıyor, iner inmez. Turizm cemiyeti yapardı bu işi.
Ben onbeş yıl gazino işlettim Burhan Beyin merada. Hala duruyor. Buradan iskeleden motorlar kalkar, denizden getirirlerdi bizim plaja. Yol yok o zaman, araç yok doğru dürüst. Ama hizmet iyi olunca, bir daha geliyorsun. Yetmiyor anlatıyorsun başka birine “Biz Erdek’e gittik, şöyle güzel, böyle iyi”, o da geliyor. Erdek’in tanıtımını hizmet alan halk yapardı. İşletmelerin, belediyenin bir tanıtım çalışması yoktu.
Gazinolar ayrı ayrıydı. Çay içip kafa dinlenecekler ayrı, müzikli eğlenceli olanlar ayrı. Kaymakamlığın yanında Piknik gazinosu vardı. Ben işletiyordum. Bir sene caz koydum gençlerden. Tutulmadı. Hatta tepki aldım Erdek halkından. Seneye koymadım. Karşı gazino koydu bu sefer. Baktım herkes orada, başta bana geçen yıl tepki verenler. Meğer onlar da Çerkezmiş, benim gazinoya geçtiler sonra. Ama alet edevat yerinde, piyano var. Bir gece bir kadın gelmiş, biraz da sarhoş. Sahibini sormuş gazinonun, beni göstermişler. Bana dedi ki “müsaade edermisiniz bir şarkı söyleyeyim”. Dedim buyrun, bir ses ki, o kadar olur. Yıkılıyor ortalık. O da artık her akşam gazinoda. Bira bir bahçede 1,5 lira, başka bir bahçe de 2 lira, ben de 5 lira. Eğlencesine göre. Beş yıl işlettim orasını, sonra Çuğraya döndüm.
Neden bıraktınız işletmeciliği?
Çuğra’ya döndükten sonra Erdek’e Ahmet Karakullukçu adında bir müftü geldi. Genç, Avrupa’da tahsil yapmış. Ben de beş vakit namazımdayım her zaman. Tanıştık, sohbetler ettik. Bana “Mazhar ağbi, sana bakınca bir eksiklik görüyorum, ama çözemiyorum” derdi. Sezon gelince, ben gazinoyla ilgileniyorum tabii. Fark etmiş gelmediğimi, sormuş “Mazhar ağbi nerede, niye gelmiyor?” diye. Demişler “o gazino işletiyor”. “İçkili mi?” “içkili”. Ertesi akşam buluştuk. “Çözdüm ben seni, içkili gazino işletiyormuşsun” dedi, ben de “ama ben kullanmıyorum” dedim. “Ha içtin, ha içirdin, benim tavsiyem o işi bırak” deyince o gün bıraktım işletmeyi. Çünkü ben de bir müftü kızının oğluyum.