Pazar, Kasım 24, 2024
ErdekManşetYerel

Dr. Kadir Dadan’la Erdek Tanıkları: Mazhar Sevim Röportajı

Haberi Paylaşmak İçin

Dr. Kadir Dadan’la Erdek Tanıkları:
Mazhar Sevim Röportajı

1. Bölüm – Dünden bugüne Erdek;
“Erdek Tüyleri Yolunmuş Tavuğa Döndü” -2-

Cumhuriyetin ilk yılları nasılmış Erdek’te?
Erdek’te mübadele ile yerleşme birkaç yıl sürmüştür. Cumhuriyet ile birlikte buraya bir Kaymakam geliyor. Çerkezleri ve yerli Türkleri topluyor. “Bir aile orada bir aile burada parça parça oturmayın, mübadiller gelmeden önce size sahilden yer verelim” diyor. Muhtar Ramazan amcaya. Çerkezler kabul etmiyor. Neden? O sırada meralar boşalmış, meyvelik çok, hayvanlar başıboş, istediğini toplayıp değerlendirebilir. Gelmiyorlar şehir içine.
Mübadele başladı, Boşnaklar geldi, Pomaklar geldi, Giritliler geldi. Gelen gelene. Erdek’in bugünün en güzel yerleri, o zamanın kenar mahallesi barakaları olarak Giritlilere verilmiştir.
Mübadele sırasında şehrin meydanı Çarşı caminin önüydü. Şehir genişledikçe Giritlilere verilen yerler değer kazanmıştır. Mübadele 1930lara kadar devam etmiştir.
Mübadele sırasında zeytincilk ve balıkçılığın yanı sıra bağcılık, meyvacılık, ipek böcekçiliği de yaygın olarak yapılırdı. Bugün botanik bahçesi olan yerde borsa kurulurdu. Meyveler çeşit çeşit. Kayısı, erik, kiraz, şeftali, üzüm gemilerle İstanbul’a, zeytin her yere, kozalar Bursa’ya gönderilirdi. İpek böceği tohumlarını, kadınlar göğsüne koyardı ısınıp çatlasın diye. Koza kurutma makineleri vardı. Fehmi Ertek ipek ve Edincikli Hancı Ömer zeytin borsasının yüzde kırkını toplarlardı. Öyle bir bağcılık vardı ki aklını kaçırırsın. Belkıs’ta Bandırmalıların ve Erdek’te Cemil beyin şarap fabrikaları vardı. Bunlar üretime yetişemez Tekirdağ’dan gemi gelir üzüm almaya, çuğraya yanaşır, sahile terazi konur, tartılır, üzümler kayıklarla gemilere taşınırdı.
Burada korkunç bir balıkçılık vardı. Küçüğü büyüğü her cinsten, bol. 50-60 aile sadece bu işle uğraşır.
Kılıç, sardalya, istavrit, sinarit, kolyoz, uskumru, zargana, patos, barbun, karagöz. Bir kısmı tuzlanır, bir kısmı konserve yapılır. Ali Gür, Banker Hasan efendi bu işle ilgilenirdi. O zaman Erdek’te elektrik yok Çuğra’da sahilde lüks lambalar yakılır. Balıkçılar ağ atar ama en fazla beş metreye. Daha fazlası yasak. Beş metrenin altında kalan balıklar, emeklisi, esnafı, kim varsa ona kalır sandalla açılır yakalardın.

Çocukluk, gençlik yıllarınız nasıl geçti?
Çocukluğumuz yokluk içerisinde geçti. Zamanında çok bayat ekmek yedik. 1947’de askere gittim 1950’de terhis oldum. Heybeliada’da. Fahri Korutürk’ün posta eriydim. Daha sonra reisicumhur oldu, o zaman bizin birliğin kurmay başkanı idi. Askerlik sonrası Erdek’e döndüm. Asıl mesleğimiz küfecilikti, rahmetli Ali ağabeyim ile yapıyorduk. Kapıdağın kestane ağaçlarından kütükleri ince şerit şeklinde sıyırarak küfe örerdik. Ancak pek kazançlı bir iş değil tabii. Bizim yaptığımız 50 kiloluk, 100 kiloluk küfeler, eşeklere, beygirlere sarılıyordu. Kasalar çıkınca bizim iş geriledi. Gerileyince ben dayımın fırınına girdim. Ağabeyim karşı çıktı, ben de bu iş ikimizi beslemez, bırak ben kendimi kurtarayım, sana da daha fazla kalsın dedim. Sonunda iyi ki girmişim 13 sene fırıncılık yaptım. Çarşı caminin orada.
Ben fırına girdiğimde 990 gram ekmek 30 kuruştu. Şimdi ki ekmeklerin dört misli büyüklükteydi. Fırından sonra ticarete atıldım. Balıkesir yem bayiliğini aldım. Büyükbaş hayvan damı yaptım, tavukhane yaptım. Bu arada da Burhan Soydan’dan veresiye salamura zeytin alıyor, Anadolu’ya götürüp satıyordum. Adana, Ankara, Sivas ve Ordu. Kamyonun ve şoförün parasını da Burhan beyden alıyordum. Zeytini satınca ödemeyi yapıyordum. Daha sonra Sabri beyin merasında 3-4 sene ortakçılık yaptım. Bu arada Burhan beyin kahyası vefat etti. Öyle olunca Burhan beyin meraya ben girdim. 18 yıl merayı idare ettim. 1970-90 yılları arasında. Sonrasında emekli ettim kendimi.

Cumhuriyetin ilk yıllarından bu yana Erdek’te ne kaldı?
Şimdi balıkçılık desen denizde ne varsa alıyorlar. Emekliye esnafa çiftçiye bir şey kalmıyor. Türkiye’nin genel durumu da bu, birileri geliyor bütün geliri alıyor, emeklisi, esnafı, dul ve yetimi aç kalıyor. Buna izin veren hiç mi düşünmüyor bunları.
Zeytin bitti. Biz iki ay zeytin toplardık. Kar yağar hala toplardık. Şimdi 15 günde bitiyor hasat. Artık eski verim yok. Makineler çıktı, yevmiyenin yerini aldı. Halkın oradan da geliri kalmadı. En güzel bağ, bahçe yerleri imar geçip turizm için, yazlıklar için elden çıktı.
Şimdi bak Erdek’te neler gitti? Üzümcülük gitti, ipek böcekçiliği gitti, meyvecilik gitti, hayvancılık gitti, balıkçılık gitti. Ne kaldı? Zeytin. Onun da yarısı gitti. Erdek neye benziyor biliyor musun? Sersem sersem ortalıkta gezinen tüyleri yolunmuş bir tavuğa!  (Devamı yarın)


Haberi Paylaşmak İçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir